25 Ekim 2010 Pazartesi

Kuşlar Yıkanır Sesimde


Kuşlar Yıkanır Sesimde

~~*~~

tuz basılmış yaralarıma inat
pervaneyim ışığında
ey hayat

devrik bir sultanın
kahreden kederi
yanmış yıkılmış
saray öreni
değil artık yüreğim
zinciri kopart

ay çapında bir dul gecede
sular uyurken uyandım
dudağımda çiy
gül yaprağında kan
dizginleri yağmura dolanan
doru taydı zaman

gömdüm ölülerimi
bir kızıl gülün dibine

sorgucum Anka tüyü
saltanatım gül
böğürtlen mevsimi
kuşlar yıkanır sesimde

~~*~~

Perihan BAYKAL

21 Ekim 2010 Perşembe

Ateş Böceği


ATEŞ BÖCEĞİ

1.

yâ kebikeç!
sıyrılır yalanın ve yılanın kavı kavi
er ya da geç!
su ve söz
bulur adresini

gül dikeniyle sınar, gelincik sabrıyla
bir dilsiz diber ki, soylu
sözün bittiği yerlerde çıkagelir hep
ya da ah, yetmediği!

sustuğu kadardır bazen insan

2.

bu acıyı yeni koydum sol yanıma
tadı yeni, dili yeni, eşki yeni
yenik bir gülün kapanışı içine kendi
kendine batan yürek dikeni

şair kalbi! tanrı sırçadan mı yarattı seni?
nasıl dünyayı ol sühan'dan
gülü suyun nârı, efsunu peri!

pan ülkesinin çocuğudur ki o
kalbi büyüktür avuçlarından
ne bilir ah, kan tüten hançeri

yanıldığı kadardır bazen insan

3.

soyun teninden! eğnin göğnüsün
âteş kim pervâne o, pervâne kim o âteş
aşk! senin en güzel yüzün

yandığı kadardır bazen insan

4.

geceydi...
karanlığa ateş etti bir el
bir ateş böceği
kan revan!

Perihan BAYKAL
Kıyı, Kasım Aralık 2009, Sayı: 211


Ateş Böceği


ATEŞ BÖCEĞİ

~*~

1.

yâ kebikeç!
sıyrılır yalanın ve yılanın kavı kavi
er ya da geç!
su ve söz
bulur adresini

gül dikeniyle sınar, gelincik sabrıyla
bir dilsiz dilber ki, soylu
sözün bittiği yerlerde çıkagelir hep
ya da ah, yetmediği!

sustuğu kadardır bazen insan!

2.

bu acıyı yeni koydum sol yanıma
tadı yeni, dili yeni, eşki yeni
yenik bir gülün kapanışı içine kendi
kendine batan yürek dikeni

şair kalbi! tanrı sırçadan mı yarattı seni?
nasıl dünyayı ol sühan'dan
gülü suyun nârı, efsunu peri!

pan ülkesinin çocuğudur ki o
kalbi büyüktür avuçlarından
ne bilir ah, kan tüten hançeri

yanıldığı kadardır bazen insan

3.

soyun teninden! eğnin göğnüsün
âteş kim pervâne o, pervâne kim o âteş
aşk! senin en güzel yüzün

yandığı kadardır bazen insan

4.

geceydi...
karanlığa ateş etti bir el
bir ateş böceği
kan revan!
~*~
Perihan BAYKAL
Kıyı, Kasım Aralık 2009, Sayı: 211

16 Ekim 2010 Cumartesi

Kâf'i ; Hiç ; Hep


ÜÇ KISA ŞİİR

Kâf’i

“ben bu göğün kuşu değilim!” dedi
yaktı kendini Anka

o’ydu tuz
oyuldu içim
kere otuz!

su! su! su!
inledi çölüm

sana susadım
susadım sana
su

arasaydın
bulurdun beni
bir çiy tanesinde


Hiç

atlası şehriyârımın
ölüm ölüm
kanlıca zâlim
-o mahlas’ı kül!-

duldanda ne saklarsın
kendinden başka?


Hep

acı her esir aldığında dilimdeki eğiri
uzanırdı salkım söğütlerin
tirhandillerin

ne zaman yalımlar içinde yalın kalsam
hep bir çift kırmızı pabuç buldum başucumda
öptün, geçti

çok yaşa hayat!

***
Perihan BAYKAL
Zalifre Yazıları, Sayı:5


10 Ekim 2010 Pazar

KÜSNÂME


KÜSNÂME
*~~*~~*~~*~~*

gözlerim
çöl yutmuş badem çiçeği
beyazsız beyazlardan
ve eterli yazlardan

yerde kum ve hayıt
gökte ay mahsusluğu

vahşi bir atın su içtiğiydim
avcunuzdan
soluk soluğa akan bir deli çığ

terkimde dağlar, terk edilmiş
revnaklı taklardan geçtim
uzun ve kimsesiz

karafakilerden dökülür gibi
döküldüm kör uykularınıza
çizerek mânânın altını, gümüş

say ki içtim ol zakkumun suyundan
acıyla yudum yüzümü
yuğlar boyu, kaknüs!

narlı bir yankı oldum
çarşılarınızda

kalır belki, biraz üvey
benden bir zambak kokusu
avlularınızda

Perihan BAYKAL
Yazılıkaya Şiir Yaprağı, 33
 

Güz İçin Birkaç Söz -LÂFIGÜZ-


Güz İçin Birkaç Söz

-LÂFIGÜZ-

güz üzüm gözlü bir kız; sayrıl, ince, sarı
uzun yollara gider, uzun yollardan gelir
elinde bir şahabi yumak
sararhasarar, sararhasarar

bu mevsim kırağıyla karılmıştır biraz
alacalı bir atlas hışırtısıyla, iri
açılmış gözleriyle bir pal güvercinin
bakışında akşamın yorgun patı

bir güzü hep yeniden çözmek saçlarından
bir çocuğun iyi huylu merakıyla
diri yağmurlar devşirmek vakitsiz

güz nedir, nedir güz; güz bir ahraz çerçidir
alır çıkarır gümüşüne suyun, serin

ah ustam, acı diptedir elbet
güz kuşlarının ötüştüğü o derin
yeniler sırrını aynaların durmadan, kavi

ne ki güz, hep kendini ağırlayan bir konuk
sümbül makamı bulutların, rehgüzârı

güz bir fal ölüsüdür şimdi masada
evirir çevirir dünyayı, küçük fincanlar oyar
karıştırır, kırıştırır külleri; durmadan nefti

bahçedegevezerüzgâr
birkaç anı, birkaç gazel
seyiren salıncağı
yaşamın

 Perihan BAYKAL
Onaltıkırkbeş, Sayı:24

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...