26 Kasım 2011 Cumartesi

Sır Meseli


 
SIR MESELİ

~*~

âh o derin susuzluk, kanımdaki
dalgaların durmadan, durmadan, durmadan
yazıp sildiği

1.

biz bu sokağı fesleğenli bilirdik, ezelden
şurada bir çeşme vardı hani
suyu güvercin sebili, gölgesi söğüt!

semâvi bir şey midir iyilik
neresinde konuşlanır sonsuzluğun
-o son susuzluğun!-
kötülük neresinde?

saldım atımın dizginlerini, uzaktan
tanrı görünüyordu ve kan rengindeydi
ufuk çizgisi

bir cebimde gizlice okşadığım
tetiği taze çekilmiş bir gökyüzü
ötekinde topaz benekli bir yavru pars!

korkmayın tehlikesizdir, ısırmaz
ve beyazdır düşleri, bir zencinin dişleri denli

yaralarım: gizli celbim:
mahfi kenz!

2.

bozaltıyor kendini bir ip yeryüzüne doğru
“bıktım ey! bıktım ey! bıktım ey!”
ne çok yalansınız ah, ne az sâhi!

kaplumbağanın bağasında üç kelebek
üç kınkanaat melek!
biri evvel, biri âhir, uçtu biri

hangi kehanetiydi yuhanna’nın
ve hangi güldü, erken açardı
sustu! bunca yıl inandığımız sanrı

:yok dünyanın kalbine tuttuğumuz aynada
buğunun zerresi dahî!:

biz hâlâ, biz hâlâ, biz
hâlâ bir tufan bekliyoruz
boyumuzu aşmışken alazlı su

3.

ben şimdi hangi eyvanlara döksem yüzümü
ben şimdi hangi kuyuya!

maviyeymiş bütün nazım
âh o çocuk nazarım!

kendi ışığımmış meğer
kamaşktıran gözümü

;

çıkıyorum bütün oyunlarınızdan
sırtında bir doru atın

kırıldım
soyumdan

bu sonuncuydu
artık başka tanrı gelmeyecek!

4.

düşümü yor! düşümü yor!
hamayliler acı safran kokuyor
ah o meyil: gitmek ve bir daha dönmemek!

~*~

PERİHAN BAYKAL

Akatalpa, Kasım 2011

 

22 Kasım 2011 Salı

UZUN YOL MESELİ


UZUN YOL MESELİ

                                             “Söktüm atımı söğüdün gölgesinden
                                 Şimdi yol benim yeniden”

                                                                              Birhan Keskin

1.

en yalman yüzünde durdum vâdimin
vâdesi solmuş vaatlerin… leyyl!
akları mor ötesi

ah, ne çok recm acısı yürekte
sakalı cefayla uzamış
ne çok forsa!

kanlı ekmek doğruyor suyumuza tanrılar
saatler hep aynı yerden
vuruldukça derin!

ala geyik, âlâ geyik!
hangi sılanın gurbetidir göğsünde, tığ teber
sen yara de, ben
dört mevsimlik dalgınlık diyorum ona

2.

aç göğünü ben geldim!
kimim var ki senden başka?
ey çatlayan kın, kabaran kabuk!

işte giydim o âteşten gömleği
bir çiçek sapı gibi eğip boynumu
buldanından süzülen zağlı buhura

aşka nâzır olsun da kalbim
varsın görmesin denizi!

mem û zin’den beri
mem û zin’dan beri!

yaramın içi
nar içi

3.

bir yelkendi açtığın geceye, kaçtığım
sabahın epergeni
durmadan oğullar büyüttüğüm

uzun bir konvoy, silsilesi dağ
eşkıya kesti yolumu
dediler –ağızları köpük-
git kendine yeni bir çöl bul
üzerinde hiç toz izi olmayan

ah! ne çok gül, kör kuyulara
yanlış adreslerden dönen
ne çok allı pullu mektup!

uyutup ateşi külde
-tennenni nen-

yeniden öğreniyorum adını nesnelerin
bir, bir, unutup!

4.

yeniden öğreniyorum adını, ey eğri kemik
kim kimin karasına kefil
kim kimin kefinine yama

bir şahmaranmış susmak, belki iki
içine büyürmüş bazı dağlar, derin!

kesildi hayzından gelincik
beyazından tellim kuğu!

anladım geçen anla
incinmeden incisi açmaz
ne hayatın, ne dilin!

5.

hadi benim sarı sabrım, hadi benim arı
al işte gül tadında bir bergüzâr
hatırladıkça ağla, ağladıkça gül!

onca dereden geçtin bilmedin
en çok
ateşten geçerken tanırmış insan suyu

~*~
 
Perihan BAYKAL
Afrodisyas-Sanat, Kasım-Aralık 2010

 

9 Kasım 2011 Çarşamba

IHLAMUR SARHOŞLUĞU



IHLAMUR SARHOŞLUĞU

geldin! yüzünde peçe, eğninde harmâni
yeldin! hem ali, hem harâmi

yıkıp surlarını kalemin, sırlarını
ıhlamurlarını, göllerini, ah dağ başlarını
çaldın kalbimi kalbine
gürül güher!

dilin kıvrak, müfrezen kavî
çakma dur, yeni sönmüştüm
şimdi şiirler de uyanır, cümbür cemaat
eski bir gökyüzü, dupduru mavi

sendin tanıdım nefesindeki karanfilden
dibacenden sarı yaldız açtım kapadım
kapadım açtım çekmecelerde güllerle
esin perileri, ağız mızıkaları, çörtenler
baha nelerle, şaha nelerle, daha
hatırlat!ma ne güzel unutmuştum

elvan taşlarla bezeli, semâsı alâimî
her boğumu şîr, her tüyü vahşî
alevden bir yol çiziyor kalbimizden akan lav

şimdi! gölgesi üstümüzdeyken tam da umay’ın
demlenirken elmas bir aydanlıkta ay
yaz adını yıldız dövmeli alnıma
yok başka sefer!

için için
kana kana
yanmak güzeldir, yanalım

~*~

Perihan BAYKAL

Afrodisyas Sanat, Sayı:28
Ekin Sanat, Sayı:8

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...