SOLİLOG
sunu: bu bir leylak kuykusuzluğudur!
I
yürüyorum
kral yolunda bir rüyanın
bir
yanımda karacam
öbüründe
kaplanım
sular
kadar kalabalık, sular kadar yalağuz
geçtim
cümlenizden, elimde bir noktalı gül
dedim
aslı mıydı suret kerem mi yoksa
nerde
başlıyordu nerde bitiyor
suların
birbirine karışmamasındaki mit
kim
çekiyor başağı kınından, bir cezir vakti
kim
siliyor kılıcındaki kanı, orikula
ipeksi
yapraklarına?
çalılıkta
biten çiçek… sevinci kelebeğin
(bildiniz, o büyük suç!)
bitmemişti
daha cümlem… (bir, iki… hiç!)
çıt! dedi kırıldı içimdeki çit
dediler
bu divit senin, bahtındır bu hokka
bu
uykusuz leylak, bu susuz kuyu, bu zefir
şehrin
dar geldiği her yürek bilir
altın
vuruşlar gerekir hayata
tamtamlarıyla
ve yamyamlarıyla
yüksek
dozda afrikalar
giy
siyahlarını, küpeler tak
kopar
şu kırmızı elmayı, âhirin dalından
bak! içinde
güneşi gizleyen kabuk
çiziyor
geceyi
calliope,
kızkardeşim; yak usul kandilini
-ol
gözleri aynülhir!-
ben
tutarım âhımı
gecenin
sonuna değin
II
geceydi,
siyahtı, âhtı
bir
çiçeğin kıyısına eriştim, sütten ak
kuytusuna,
koynuna
hû
dedim gölgeye, sabahın çiyine hû!
suyun
çekirdeği, -o eşsiz lotüs!-
âh,
oradaydı!
hiçbir
yere konmayan o kuş
sular
kadar yalandı, sular kadar hakikat
‘altı
ay bir güz’ koydum adını
alnımdaki
kelebeğin
dediler
kısrak koşumsuzsa güzeldir
elhak!
aşk, koşulsuzsa
dedim
tutarım sözümü
en
son heceye değin
III
ol
rivayettir ve ille pervane
kanadını
rüzgârla bileyen her kelebek bilir
büyük
ölümler vardır ölümsüzlüğe eş
sonsuza
süvari
tütsün
buhurdan! savulsun ağyar!
gülün
de bir macerası vardır elbet
şu
akan kanın bir mecrası
hay/dindi
hey!
hiçbir
şey(h)i olmayanlar
hakikatin
kalbine!
Perihan Baykal
Adalya, Kış 2016, Sayı:1
Ekin Sanat, Mayıs 2016, Sayı: 124
Ekin Sanat, Mayıs 2016, Sayı: 124