8 Haziran 2010 Salı

Geyik ve Tambur Meseli


GEYİK ve TAMBUR MESELİ

siyâh bir gül gibi kokladım geceyi
sordum: ölüm uykuysa rüyâsı hani



peşrev

ey geceye bürünen kutlu yâkut
taze açmış ol gonca bedir
aczi ve kudretiyle
parmağımızı yakan yeşim zehgir, ey

ne kadar ağlasak
avuçlarımız elbet gül!


sûzidilârâ

hangi melekûtun acul kuşuydun yedi renk
döktün kalbime zigur atlarını
öptüm dünyayı yüzünden, sütlü ve mavi

çıktım çarşılara içimden, kırlara
göğsünde âfâk büyüten
şımarık havuzlara
gülüşüne yeni doğmuş bebeğin
arının eğirine, balığın gümüş terine
mübalağa sözlere, gözlere, suzidillere

âh ki ne desem
her kapıyı aşktır diye açtım ben, aşkla
ölürdüm ya aşk için
ben gökyüzü, ben akik, ben şeydâ

benmişim o görünen sır aynadan:
ne kadar yalçınsa dağ
meğer o kadar ıssız gölgesi


sûzidil

üfledi zephiros acı soluğunu
dindi yüzümde kara!

unuttum ismimi: bukağıdır ismi insana
o avcılar kaçağı
firuze geyik

bir mavi çan çiçeğiyim şimdi
boşlukta tannan



sûz

başın mı dönüyor dedi annem
mavidendir dedim anne, maviden

korkmam ben acı çekmekten
yeşil bir dal gibi ağlarım
yeter ki bilme sen
gözüme kaçan tozu

PERİHAN BAYKAL


Mühür, Eylül-Ekim 2008

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...