30 Haziran 2010 Çarşamba

TEMMUZ'UN SUÇU


TEMMUZ'UN SUÇU

ben suyum; sudan geçen alabalık, alabalıktan geçen su
ben ateşim; ateşten geçen habbe, habbeden geçen ateş
bende ve melik, şakayık ve liken
bam teliyim bir çalgıçsız curanın
eğici dilden, gül ağacı

ah, şu delilik
şu deli ilik
sedef düğme olup geçemediğim
sılada gurbet acısı

aşkaydı başkalık. iki sözümden biri
kaygan ağzı yolun ve yosunun
insan olmanın dur duraksız sızısı
yunus yunus yâne’leyin

vurmuşlar ninemi, saçları iki sarışın belik
dili eliften, kabuğu çetin sır
babam ki hâlâ diyemez ş’yi

ah, acının eylülü, temmuz’un suçu
emdim dikenimi, dîdem kanadı
ebabil kuşları, ebabil kuşları
çatladı taşın sarısabrı. usum ağrıdı

hayyam’dan yeldim şarabî
ey ufuklar gözcüsü, cihannümâ
ben ödedim bu gülün diyetini
şart olsun ki!
hırkamı giydim, eydim sözümü

dediler leylîdir bütün aşklar
peri tozları dünyanın, feriştahları
aşk bir bâtıl inanıştır
tuttum doğuya döndüm yüzümü

yarıldı nar… yayıldı nektar…
tut!uştum
bir ömür aslı oldum suretin

ah, temmuz’un ne suçu var!

Perihan BAYKAL

Patika, Ekim Kasım Aralık 2009, Sayı:67

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...