1 Aralık 2010 Çarşamba

SERENCAM


SERENCAM

~*~

adak tarlaları, kuzgun siyahı serencam
ya nadasındayız ömrün
ya da soykasıyız bir demin
sır'rını çaldık gölün, kırdık aynaları
son görüşümüz oldu yüzlerimizi

bu yüz, bu eller bizim değil
düşlerimiz ayrı düştüğünden beri
falcı kadın yalan söylüyor
kirli sesi, tırnakları, çürük dişleriyle
ürkütüp Lorca’nın sonelerine konan
gözümün bebeği serçeleri

bir mağara açtın içimde
sarkıt dikit tastamam
soğuk soğuk terleyen taş
duvarlarında kavı açılmadık
kuzguni bir aşk/ kanıyor
boynumdaki doğum lekesi

kırılırken çölde nergis’in sureti
uluyorken ormanda yedi başlı dev
kat sesini sesime, gel
dudağında sahte gülüşleri silen
ıslak bir ıslık/ elbisemde
yıllanmış şarap lekesi

öp beni korkularımdan
kuruyorum yeniden saatleri

Perihan BAYKAL

Onaltıkırkbeş, Aralık 2006, Sayı: 9

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...