7 Şubat 2017 Salı

KABUĞUM BİR YALIYAR DENİZLİĞİNDE DURUR


KABUĞUM BİR YALIYAR
DENİZLİĞİNDE DURUR

inceydim, inciydim, hayra yordum dünyayı
bilmedim sordum
giydiğin ateşten gömlek, soyunduğun su
var sen de yan dediler

yeniklik bir uzun ülke gez göz bitmez
ne ilk seherdir bu ne de son sefer

gökte uğruydu, dağda turaç
ferman bildim, derman bildim, incilâ
koşumladım atımı

samanım sarısıcak, taylarım tayy-i zaman
gitmekti muradım, bir kalmanın hatrına düştüm
-tutamadım dilimi, eyvâhtı-

ipi kuyuma denk, taşı boynuma
herkesin bir yarası var sanırdım
üstü kabuk içi nar
herkesin dalında bir kızılgerdan

çünkü yırtılmamıştı daha teyelim
türkümün kavuştağı inanmaklı
kalbim bütün

al oldum, del’oldum, ormanım tutuştu çöl oldum
yazımı kışa çevirdi bir çatal dilli dilmaç

kabuğum bir yalıyar denizliğinde durur
o günden beri
sessiz şiirler söylüyorum açıp pencereyi
düşürdüğüm harfleri topluyor kuşlar

gecenin bir sonu var kuşların yok
gecenin bir sonu var rüya ebedî

yor beni, yar beni, bana sor
incinmenin nârınaydı iki sözüm âh ki mor
erguvan dediler


Perihan Baykal
Akatalpa, Ağustos 2016

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...