KABUĞUM BİR YALIYAR
DENİZLİĞİNDE DURUR
inceydim,
inciydim, hayra yordum dünyayı
bilmedim
sordum
giydiğin
ateşten gömlek, soyunduğun su
var
sen de yan dediler
yeniklik
bir uzun ülke gez göz bitmez
ne
ilk seherdir bu ne de son sefer
gökte
uğruydu, dağda turaç
ferman
bildim, derman bildim, incilâ
koşumladım
atımı
samanım
sarısıcak, taylarım tayy-i zaman
gitmekti
muradım, bir kalmanın hatrına düştüm
-tutamadım
dilimi, eyvâhtı-
ipi
kuyuma denk, taşı boynuma
herkesin
bir yarası var sanırdım
üstü
kabuk içi nar
herkesin
dalında bir kızılgerdan
çünkü
yırtılmamıştı daha teyelim
türkümün
kavuştağı inanmaklı
kalbim
bütün
al
oldum, del’oldum, ormanım tutuştu çöl oldum
yazımı
kışa çevirdi bir çatal dilli dilmaç
kabuğum
bir yalıyar denizliğinde durur
o
günden beri
sessiz
şiirler söylüyorum açıp pencereyi
düşürdüğüm
harfleri topluyor kuşlar
gecenin
bir sonu var kuşların yok
gecenin
bir sonu var rüya ebedî
yor
beni, yar beni, bana sor
incinmenin
nârınaydı iki sözüm âh ki mor
erguvan
dediler
Perihan Baykal
Akatalpa, Ağustos 2016