19 Ocak 2010 Salı

ORDA HÂLÂ BİR YUMRUK GİBİ DURUYOR GÖK

zulamda, tam şuramda
iki cihan bir masiva
kahpe nazarlardan sakındığım
kulpu kırık billur testi
kuz’um güney, gün’üm kuzey… dol!
aştım yönlerimi bir kör kedi bir yumak

yelve kuşu, yelve kuşu
sen ne bilin derdi
ne bilin sen derdi firak!

arşa değerken başı yerin hâki ve kayrak
birden! kırılır boynu bir karanfilin
uyanır şahmaran, alalanır menzil

kapat kapıyı bezirgan başı üşüdük
kan.adım.adım.kan
derdi babam:
kızım kendini soğuk ile soysuzdan!

hora tepsin at pınarında yeis perileri
gecenin siyah tamburuna inat
tam buramda işte tam, bir kanayan berat!

kaç vadiden geçmiş bu ömür ve kaç sırat
ellerimde derinleşen çizgi, boğulan boğum
hâlâ göğe bakar mı çocuklar, söyleyin
parkamın içinde üşürken bir nesil

hani dünyayı dolduracaktık, ay’ı, güneşleri
hani boşaltıp gündüzü geceden fayrap!

orda hâlâ bir yumruk gibi duruyor gök
adlarımızsa karatahtada nicedir
susanlar listesinde

kırılan suymuş meğer, ah!
testi değil

Perihan BAYKAL

Afrodisyas Sanat, Eylül-Ekim 2009, Sayı: 17

Aşkın Küçük Sandal(lar)ı...

AŞKIN KÜÇÜK SANDAL(LAR)I...* Bu konuyla ilgili yazma önerisi bana geldiğinde ilkin biraz irkildiğimi itiraf etmeliyim. Tam da yeni bir şiir...